Yasin Suresi Ve Türkçe Meali

Yasin Suresi


Yasin Suresi Türkçe Meali



Türkçe Meali                 Arapça Okunuşu               Arapça Yazılışı



1.Yâ Sîn.

2-4.(Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin.

5-6.Kur'an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.


7.Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.

8.Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır.

9.Biz onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler.

10.Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.

11.Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve görmediği halde Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükafatla müjdele.

12.Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) bir bir kaydetmişizdir.

13.(Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti.

14.Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, "Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz" dediler.

15.Onlar şöyle dediler: "Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz."

16.(Elçiler ise) şöyle dediler: "Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz biliyor."

17."Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir."

18.Dediler ki: "Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur."

19.Elçiler de, "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz" dediler.

20.Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Bu elçilere uyun."

21."Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir."

22."Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa siz de yalnızca ona döndürüleceksiniz."

23."Onu bırakıp da başka ilahlar mı edineyim? Eğer Rahmân bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar."

24."O takdirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum."

25."Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!"

26-27.(Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): "Cennete gir!" denildi. O da, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!" dedi.

28.Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik.

29.Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler.

30.Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar.

31.Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi; onların artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi?

32.Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır.

33.Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız da onlardan yerler

34-35Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?

36.Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha) bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir.

37.Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır.

38.Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri(düzenlemesi)dir.

39.Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur.

40.Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.

41.Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir.

42.Biz onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık.

43.Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar.

44.Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar daha yaşasınlar diye kurtarılırlar.

45.Onlara, "Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve ahirette göreceğiniz azaplardan) sakının ki size merhamet edilsin" denildiğinde yüz çevirirler.

46.Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar.

47.Onlara, "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın" denildiği zaman, inkar edenler iman edenlere, "Allah'ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz" derler.

48."Eğer doğru söyleyenlerseniz bu tehdit ne zaman gelecek?" diyorlar.

49.Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak korkunç bir ses bekliyorlar.

50.Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler ne de ailelerine dönebilirler.

51.Sûra üfürülür. Bir de bakarsın kabirlerden çıkmış Rablerine doğru akın akın gitmektedirler

52.Şöyle derler: "Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman'ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler."

53.Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır.

54.O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir.

55.Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler.

56.Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar.

57.Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır.

58.Çok merhametli olan Rab'den bir söz olarak (kendilerine) "Selam" (vardır).

59.(Allah şöyle der:) "Ey suçlular! Ayrılın bu gün!"

60-61."Ey ademoğulları! Ben size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?"

62."Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?"

63."İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir."

64."İnkar ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!"

65.O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.

66.Eğer dileseydik onların gözlerini büsbütün kör ederdik de (bu halde) yola koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?!

67.Yine eğer dileseydik oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi.

68.Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi?

69.Biz o Peygamber'e şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.

70.(Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kafirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik.

71.Görmediler mi ki biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar.

72.Biz o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler.

73.Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi?

74.Belki kendilerine yardım edilir diye Allah'ı bırakıp da ilahlar edindiler.

75.Onlar ilahlar için (hizmete) hazır asker oldukları halde, ilahlar onlara yardım edemezler.

76.(Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü biz onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.

77.İnsan, bizim kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.

78.Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?"

79.De ki: "Onları ilk defa var eden diriltecektir. O her yaratılmışı hakkıyla bilendir."

80.O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz.

81.Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.

82.Bir şeyi dilediği zaman onun emri o şeye ancak "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.

83.Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah'ın şanı yücedir! Siz yalnız O'na döndürüleceksiniz.



Sosyal Ağlarda Paylaş :
Paylaş Tweetle Google+

0 yorum:

Yorum Gönder

SURE SEÇİNİZ
1Fatiha
2Bakara
3Al-i İmran
4Nisa
5Maide
6Enam
7Araf
8Enfal
9Tevbe
10Yunus
11Hud
12Yusuf
13Rad
14İbrahim
15Hicr
16Nahl
17İsra
18Kehf
19Meryem
20Ta Ha
21Enbiya
22Hac
23Müminun
24Nur
25Furkan
26Şuara
27Neml
28Kasas
29Ankebut
30Rum
31Lokman
32Secde
33Ahzab
34Sebe
35Fatır
36Yasin
37Saffat
38Sad
39Zümer
40Mümin
41Fussilet
42Şura
43Zuhruf
44Duhan
45Casiye
46Ahkaf
47Muhammed
48Fetih
49Hucurat
50Kaf
51Zariyat
52Tur
53Necm
54Kamer
55Rahman
56Vakıa
57Hadıd
58Mücadele
59Haşr
60Mümtehine
61Saf
62Cuma
63Münafikun
64Tegabun
65Talak
66Tahrim
67Mülk
68Kalem
69Hakka
70Mearic
71Nuh
72Cin
73Müzzemmil
74Müddessir
75Kıyame
76İnsan
77Mürselat
78Nebe
79Naziat
80Abese
81Tekvir
82İnfitar
83Mutaffifın
84İnşikak
85Büruc
86Tarık
87Ala
88Gaşiye
89Fecr
90Beled
91Şems
92Leyl
93Duha
94İnşirah
95Tin
96Alak
97Kadir
98Beyyine
99Zilzal
100Adiyat
101Karia
102Tekasür
103Asr
104Hümeze
105Fil
106Kureyş
107Maun
108Kevser
109Kafirun
110Nasr
111Tebbet
112İhlas
113Felak
114Nas